Alışveriş İlişkisi

Hayatımızı alışveriş yaparak geçiriyoruz.
Bazen daha keyifli bazen daha keyifsiz ama çoğunlukla tek yaptığımız şey alışveriş.
Bir mağazaya gidip o çok beğendiğin kıyafeti almandan bahsetmiyorum. Annen, baban, kardeşin, sevgilin, eşin, dostun; hayatında olan, sevdiğini değer verdiğini söylediğin herkesle aslında sadece alışveriş yapıyorsun. O gerçek, öz'den gelen sevgi çok nadir deneyimleniyor.

Arkadaşını, dostunu çok seviyorsun çünkü sana iyi geliyor, seni anlıyor, güldürüyor, eğlendiriyor, yanında oluyor. Eğer bunları yapmazsa bu sefer varlığından bahsettiğin o sevgi kaybolmaya başlıyor.

Sevgilin; beklentilerini, birtakım isteklerini karşıladığı sürece onu sevdiğini söylüyorsun, bu beklentilerin isteklerin karşılanmamaya başladığında sevgin de yok oluyor.

Daha derin ilişkilere, aile ilişkilerine bakarsak; anne, baba, kardeş yani kan bağıyla bağlı olduğun, sana en yakın insanlarla kurduğun ilişki bile aslında bir takım beklentiler üzerine kurulu olan bir alışverişten ibaret. Anne babanın beklentisine, inancına, görüşlerine uygun bir evlatsan seviliyorsun, takdir ediliyorsun; o beklentileri karşılamıyorsan kötü, daha az sevilen bir çocuksun. Kardeşinin kendini gerçekleştirmesi sana rahatsız edici gelmiyorsa onu çok seviyorsun, rahatsız edici geliyorsa sevgin azalmaya, yakınında olmak istememeye başlıyorsun. Bütün duygular bir şeylere bağlı olarak çok kolay ve sık değişebiliyor.

Peki sevgi böyle bir şey mi?

Bir şeylerin var olmasına, durumlara, sebeplere, sonuçlara bağlı olmadan oluşamıyor, kendi kendine var olamıyor mu sevgi?

Ben merkezci, zihin kaynaklı bütün bu alışverişi bir kenara bırakırsak geriye ne kalır?

Birini, bir şeyi sadece olduğu için sevmek nasıl bir şey?

Olan her şeyi sevmek nasıl bir şey?

Bilmiyorum, düşünüyordum sadece.

Sosyal Ağlarda Paylaşın

Share on Tumblr

Facebook Yorumları


Yorumlar (0)

Henüz hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!

Yorum Yapın