Kendini Sevmek

Etrafımdaki insanlara bakıyorum çoğunlukla mutsuzlar veya mutlu olanların mutlulukları da bir şekilde dış etmenlere bağlı. Bazıları da çeşitli bekleyişler içerisindeler; şöyle olsa çok güzel olacak, böyle olursa gerçekten çok mutlu olacağım, keşke beni arasa, bana böyle söylese, şunu yapsa, bu olsa, şuraya gidince böyle yapmaya başlayacağım, şu olduktan sonra bunu bırakacağım v.s. beklentiler içerisinde kaybolup gidiyorlar smile. Belki beklentileri gerçekleştiği zaman gerçekten mutlu olabiliyor, iyi hissedebiliyorlar fakat ne kadar sürüyor bu ve ne kadar gerçek? Beklediklerine, umduklarına değiyor mu? Mutluluk veya iç huzurları bu denli dışarı bağımlı haldeyken uzun sürebiliyor mu? Devamı için tıklayın..

Bence en önemli şeylerden birisi de kendini sevebilmek, hatta birçok şeyin başı bu gibi. Daha siz kendinizi sevemiyorken, kendinizle barışık değilken bir başkası sizi nasıl sevebilir? Siz kendinizdeki güzellikleri fark edememişken bir başkası nasıl fark edebilir? Tabi salt fiziksel iyilik güzellik olarak da düşünmemek gerekiyor. Ne düşünürseniz o’sunuz ve neye inanıyorsanız haklısını çünkü sizin gerçekliğiniz de inandığınız biçimde gerçekleşecek. Dolayısıyla siz kendinizi sevemiyorken hayatınızdaki güzellikleri de fark edememeye başlayacaksınız veya zaten fark edemiyorsunuz smile. Kendinizi ne kadar severseniz, hayatınızdaki güzelliklerin ne kadar farkına varabilirseniz o denli mutlu olabiliyorsunuz. Kendi kendinizi mutlu edebilmeye başladıkça dışarıya olan bağımlılığınız azalıyor, başkalarından bir şeyler beklemek yerine “An” da yaşayıp kendi kendinize mutlu olabiliyorsunuz.

İnsan kendisinin ve hayatında olan güzel şeylerin farkında olmadıkça; neden başıma güzel şeyler gelmiyor, böyle şeyler neden hep beni buluyor, neden böyle oldu, neden böyle söyledi, niye beni anlamıyorlar, nasıl, niye, neden v.s. şeklinde sorularla kendi kendisine kafayı yedirtecek duruma sokuyor. Ve o ruh haline girip hayatında güzel şeyler olmadığı düşüncesini iyice benimsedikçe de istemediği her şeyi ve fazlasını hayatına kat kat fazla çekmiş oluyor. Böyle bir kısır döngünün içerisinde hayatlar yaşanıp gidiyor.

Farkında bile olmuyor insan..

Sanki bütün olaylar durduk yere başına gelmiş..

Sanki seçilmiş, lanetli kişi olarak Dünya’ya gönderilmiş..

Oysaki her şey elimizde.. (Normalde bu noktada Kader konusuna girip kendi kafamı da sizinkini de bulandırmam gerekiyordu fakat frenliyorum kendimi smile)

Her birimiz ayrı ayrı muhteşem varlıklarız. Muhteşem bir sistemin parçası olarak yaratılmışız, sistemin bir parçasıyız fakat ne sistemden ayrı olarak varız nede bizden ayrı bir sistem var.

Elimizde sadece yaşadığımız, içinde bulunduğumuz bu “AN” var. Ve bu anın kıymetini bilmek gerekiyor. O yüzden kendinizi fiziki ve ruhani olarak her şekilde sevmeye başlayın. Başlarda belki kendinize yapmacık gelebilirsiniz veya komik gelebilir ama bir anda sihirli değnekle birisi size dokunmuşçasına değişim beklemeyin. Zamanla gerçekleşecek her şey..

Yeter ki çabalayın, inanın..

Yaşanılan olaylarda özellikle başınıza gelen olumsuz olaylarda; nasıl böyle olur, nasıl yapabildi bunu, lanet olsun, nasıl dayanacağım ve aklıma gelmeyen binlerce farklı şekilde olayları mantığa oturtup sindirmeye çalışmayın. Bu soruların hiçbir anlamı yok. Size bir katkısı da yok. Niye, nasıl, niçin soruları yaşanan şeyi ve sizin üzerinizdeki etkisini değiştirmeyecek. Gerçek olan bu “An” o olayın yaşandığıdır. Kabullenin ve içinde bulunduğunuz akışta yaşamaya devam edin, takılıp kendinize eziyet etmeyin. Bu söylediklerim tabi yaşanan hiçbir şeyden ders almayın anlamına gelmiyor, zaten öylesi apaçık ahmaklık olurdu smile.

Yaşanan her şey, her an olması gerektiği şekliyle, olması gerektiği gibi oldu, oluyor ve olacak. Bu şekilde inandığım için birçok rahat ediyorum, tavsiye ederim smile.

Bu arada nasıl bu kadar yazabildim şaşırıyorum kendime smile. Bugün yine dolunay var.. Son zamanlarda dolunaylardan çok etkilenmeye başladım. Bir hayli enerjisiz ve agresif uyanıyorum sonra bir bakıyorum aa dolunay varmış o gün smile. Bu enerjisizlik ve agresiflik gün içinde de artarak devam ediyor taa ki bu saatlere kadar. Sanırım yavaş yavaş açılmaya başladım, zaten birazdan da uykuyla beraber bu yogasız ve enerjisiz günümü de geride bırakmış olacağım.

Konuyu daha fazla dağıtmadan veda edeyim smile. Bir dahaki yazıda görüşmek üzere, sevgiyle kalın..

Namaste..

Sosyal Ağlarda Paylaşın

Share on Tumblr

Facebook Yorumları


Yorumlar (0)

Henüz hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!

Yorum Yapın