Doğum Günü, Evren, Alerji ve Yoga

Benim yazabilmem için gerekli şartların başında What’s Up çalıyor olması zorunluluğu var sanırım laughing. Ne zaman “hadi bir şeyler yazayım” desem, kendimi what’s up dinlerken buluyorum. Vardır bir hikmeti.  Gerçi bu sefer olağan what’s up sevgimin dışında da bir şeyler var, iki gündür normale oranla daha düşüğüm ve evrene sık sık what’s going oonnn??!! Deyip duruyorum laughing

Neyse konuya dönüyorum..

29 Yıl önce bugün doğmuşum ben smile yani doğum günüm bugün. Aslında doğum günü, yıl dönümleri, sevgililer günü, o günü, bu günü, şu günü gibi günlere önem veren birisi değilim. İnsanlarla yaşamanın gerekliliklerini yerine getiriyorum elbette ama içten içe hissettiğim ve düşündüğüm şey de bu smile.

Öyle Bir Şeyler

Son zamanlarda günler, haftalar hatta aylar nasıl geçiyor anlamıyorum. Zaman kavramımı iyice yitirmiş olabilirim. Bu bilinçsiz yaşamaktan ya da farkındalık yoksunluğundan da kaynaklanmıyor aslında. Hayatım sessiz sakin geçiyor görüntüsü sergiliyor ama sanırım bir hayli yoğun geçiyor ve bir şeyleri takip edemiyorum smile. Evet evet hep yoğunluktan tongue-out.

Bir süredir işsizim, dışarıdan aldığım ufak tefek işleri saymazsak ciddi ciddi işsizim ve teknik olarak bununla beraber günlerimin büyük bölümü boş geçmeliymiş gibi hissediyorum. Hatta o denli hissediyorum ki, günlerim boş geçmediği halde boş geçiyorlarmış gibi geliyor bazen smile.

Farkındalık ve Minnet

Kınadığım bir şeyi mi yaşıyorum yine acaba? “Kınadığınız şeyleri yaşamadan ölmezsiniz.” Uyarısı gereğince ben de ölmeden önce yaşıyorum hepsini ama bu yaşadığım da kınama sonucu yaşanan bir şey mi bilemedim?! Unutuyorum arkadaşlar. Bir şeyler hakkında yazacaktım, bunu hatırlıyorum ama ne hakkında yazacaktım bunu hatırlamak için bir hayli çaba sarf ettim. Unutkanlığım kınama sonucu nüksetmiş olabilir diye de geçti içimden tongue-out. Gerçi B12 vitaminim azalıyor tabi onu da yok saymamak gerekli. Neyse, “Ölmeden önce ölünüz!” ifadesinin gereğini yaşayabilirsem belki geçmiş kınayışlarımı da sıfırlayabilirim.. Devamı için tıklayın..

Instagram

Bir aydır falan bu konuda yazasım vardı aslında fakat son zamanlarda benim için hayat daha hızlı akıyor ve yazmaya vakit bulamıyorum smile. Ya da sanırım Tokat’ta daha çok vaktim oluyor böyle şeylere. Düzenimin bozulmasının da etkisi olabilir tabi. Mesela bu saatte rüya görüyor olmam gerekiyordu (Saat 23:32).

Her neyse…
Konuya döneyim…

Aslında sosyal medya seven bir insan değilim. Ama buna rağmen, uzunca bir süredir Facebook, Twitter ve Instagram hesaplarım var. Bu hesaplarıma sonradan Tumblr da katıldı fakat son zamanlarda Instagram eşleştirmesini keşfetmemin ardından, onu daha pasif kullanmaya başladım. İşim gereği kullandığım API ve servisler olmasa, tabi bir de zaman zaman ulaşmam gereken insanlar olmasa facebook ve twitter’ı direkt kapatabilirim aslında (burada da sosyal medya sevmemem bölümüne dönmüş olduk smile) bakalım belki ilerleyen zamanlarda şartlar olgunlaşır. Devamını Okumak İçin..

Gözüm Aydın

Dalaman’a geldim geleli hep, bahçede, havuz başında yoga yapmak istiyordum fakat bir türlü nasip olmamıştı. Gerçi terastan da bir hayli memnunum ama bahçe ve havuz kenarı ikilisini de tatmak istiyordum.

Bu sabah sakat bileğimin biraz daha toparlamış olmasını da fırsat bilerek hemen yerleştim bahçeye smile. Her ne kadar toparlamış olsa da, henüz tamamen iyileşmediği için kendimi kaptırarak uzun bir akış yaşayamadım fakat yine de çok güzeldi smile.

Bu sabahki akıştan fotoğraflar da aşağıda (Böylelikle yeni kodladığım, yazıya galeri ekleme zımbırtısını da test etmiş oluyorum. Bir taşla iki kuş).