Astrolojik Etkiler

Dün hem dolunay hem de ay tutulması vardı ve günün ilk saatlerinden itibaren patlamaya hazır bomba gibiydim. Nereden ne bulsam da sinirlenmem bir şeylere dercesine geçirdim bütün günü. Akşam saatlerinde tutulma sonrası da sihirli bir değnek değmişçesine normale döndüm bir anda (: Astrolojik etkilere oldum olası inanmışımdır fakat üzerimde bu denli etkiler hissetmek garipti..

Bu arada ilk defa tabletten yazı yazdım ve siteye ekledim. Bunun da mutluluğunu yaşıyorum. Gerçi arabada olduğumdan biraz da midem bulunmaya başladı yazmaktan :d yeter bu kadar.. Tokat'a döndüğümde görüşürüz gençler (:

Telefon Sevmiyor Olmak

Yakınımdakiler zaten bilirler, telefonla konuşmayı sevmeyen hatta telefon kullanmak istemeyen bir insanım (iş hayatı falan derken mecbur kullanmak zorunda kalıyorum tabi). Telefon kullanmayı sevmeyişimden ötürü bir çok şeye bakış açım da farklıydı. Herkes her aradığı zaman ben telefonun başında durup açmak zorundaymışım gibi bir beklenti çok saçma geliyordu bana. Veya ulaşılamadığım durumlarda niye telefona bakmadın? Ne yapıyordun? Neden? Nasıl? Ne? Nerede? Ne zaman? Kiminle? Türünden çıldırmış sorularla karşılaşmak çok saçma geliyordu bana (: ama yaşadığımız toplumun geneline göre böyle olmadığı için "cins" yaftasını ben yiyorum doğal olarak smile gerçi bundan gocunmuyorum da.. Etrafımdakiler "cins" diyip böyle kabul edebiliyorlar beni. Konu tabi nasıl buraya geldi (: Tam yatacaktım ki Ahmed Hulusi'nin retweet ettiği "Modern Dünya Beyniniz İçin Neden İyi Değil.." başlıklı yazıyı gördüm ve okumaya başladım, çok da hoşuma gitti yazı. Genel itibariyle çok güzel bir yazı fakat özellikle yazıda kendimi bulduğum bir bölümü paylaşmak istedim, kendimi buldum ve iyi bari aslında toplum cinsleşmiş ben cins değilmişim diyebildiğim bir bölüm smile

Eski günlerde, telefon çaldığında, biz meşgulsek ya cevap vermezdik ya da telefonun sesini kapardık. Tüm telefonlar duvara monteli olduğu için de, her zaman aradığımız kişiye ulaşabileceğimiz gibi bir beklentiye sahip olmazdık. (belki o kişi yürüyüşe çıkmış olabilirdi ya da başka yerde olabilirdi.) Dolayısıyla eğer bir kişi size ulaşamazsa, ya da siz ulaşılıyor olmak istemediğinizde, bu normal kabul edilirdi. Şimdi ise, daha çok insanın tuvaletten çok cep telefonu var. Bu da şöyle bir şey yarattı;sizin için uygun olduğu bir zamanda siz, onun için uygun olup olmadığının önemi olmadan istediğiniz kişiye ulaşabilmelisiniz! Bu beklenti, öylesine yerleşmiş ki, toplantıda olan bir kişi telefon çaldığında açıp: “Özür dilerim,şu anda konuşamayacağım, toplantıdayım” şeklinde cevap vermek rutin hale gelmiş. Sadece 10 ya da 20 yıl önce, aynı kişiler, toplantıdayken sabit hatlı telefonları çaldığında onları cevapsız bırakmaktaydı ki bu, ulaşabilirliğin beklentisi açısından günümüze göre çok farklı bir tavır.

Değişik Haller

Bir iki haftadır fena halde yazasım var fakat bir türlü zaman ayırıp + kafamı toparlayıp yazamıyorum. Son zamanlarda hayat benim için pek bir hızlı geçiyor.
İş güç yoğunluğu ve koşturmacasına ek olarak ailevi meseleler, Sivas - Tokat, Tokat - Ankara - Kalkan, Kalkan - Tokat yolculukları bu yolculuklar sırasında yaşananlar, sonrasında yaşananlar falan filan derken her ne kadar hayatın bir akış olduğunu düşünen ve o şekilde yaşayan bir insan olsam da içten içe kafam dolu oluyor :) ha tabi 1 haftadır yogasız kaldım o da olumsuz etkiliyor beni :) Yarından itibaren hızlıca rutinlerime döneceğim bununla beraber duygusal ve düşünsel durumlarım da dizginlenip dinginleşmeye başlayacak. 

Yaşanan her şeyler beraber insan duygusallaşıyor sanırım normalde baskılanan şeyler açığa çıkıyor. İstekler, özlemler, kırgınlıklar, boş vermişlikler, anılar, hatıralar(evet ikisi aynı şey ama yazasım geldi) v.s. v.s. kısacası bütün insani duygular hepsi birden gelince insan ne düşünmesi ve hissetmesi gerektiğini de bilemiyor esasen. Her şeye rağmen pozitif bir sürü çıkarımda da bulunabilmem güzel şey tabi. En büyük isteklerimden birinin nasıl gerçekleşeceğine dair bir fikrim oldu artık :) Genelde bir şeyi sadece isterim, nasıl olabileceğine dair bir fikrim olmaz, olabilme ihtimali olup olmamasının da bir önemi yoktur, sadece isterim düşünmeden. Sonra bir şekilde ihtimaller karşıma çıktıkça da her seferinde şaşırıyorum. Devamını okumak linki şeyettirin smile

Sona Yaklaşmak

Aslında bedenim uyuşuk uyuşuk yatıp, dizi izlemek istiyordu. Şöyle bir bakıyorum da şimdi; supernatural, walking dead, flash, shameless falan bayağı bir dizi de inmiş bir vaziyette onları izlememi bekliyor bilgisayarda. Doğal olarak çok çekici geliyor bu fikir. Bir süredir günde iki defa yoga yapıyorum sabah 60-90dk vinyasa yaptığım için bir hayli yoruyor(seviyorum yormasını da) akşamları da ikinci yoga güzelce esnetiyor, diğer bir yandan tekrar sabah 5te uyanma çalışmalarına girişmiş durumdayım, fakat arkadaşlarla sosyalleşmeler, iş güç diğer hayat meşgaleleri derken henüz adapte olamadım. Birkaç gündür zaten bir hayli enerjisiz de hissediyorum kendimi sonuç olarak her şeyi birleştirince dünkü yoga seanslarından sonra bugün için yoga yapmamaya kendimi dinlendirmeye karar vermiştim, güzel bir

Aklıma Gelen İkinci Şey

Öncelikle bu satırları çok zor şartlar altında yazdığımı belirteyim, 9 parmak ile yazıyorum. Gerçekten çok zor bir olaymış. Bilgisayar yada klavye kullanımını hayat boyu 2-3 parmakla sürdüren arkadaşlar için pek bir şey ifade etmez belki fakat 10 parmak yazmaya alışkın bir birey için parmakların bir tanesini kullanamamak fena sıkıntı. Neyse konumuza dönelim..

Yoga sevgisi konusunda bir hayli psikopatlaştım sanırım. 2 gün önce gayet talihsizce fakat bir o kadar da başarılı bir şekilde sol el orta parmağımı kapıya sıkıştırdım(aslında sadece orta parmak değil 3 parmak birden ama sadece orta parmak zarar gördü smile