Doğum Günü, Evren, Alerji ve Yoga

Benim yazabilmem için gerekli şartların başında What’s Up çalıyor olması zorunluluğu var sanırım laughing. Ne zaman “hadi bir şeyler yazayım” desem, kendimi what’s up dinlerken buluyorum. Vardır bir hikmeti.  Gerçi bu sefer olağan what’s up sevgimin dışında da bir şeyler var, iki gündür normale oranla daha düşüğüm ve evrene sık sık what’s going oonnn??!! Deyip duruyorum laughing

Neyse konuya dönüyorum..

29 Yıl önce bugün doğmuşum ben smile yani doğum günüm bugün. Aslında doğum günü, yıl dönümleri, sevgililer günü, o günü, bu günü, şu günü gibi günlere önem veren birisi değilim. İnsanlarla yaşamanın gerekliliklerini yerine getiriyorum elbette ama içten içe hissettiğim ve düşündüğüm şey de bu smile.

Korkuların Esiri Olmak

“Hayat, Korkunun Bittiği Yerde Başlar.” - OSHO

Yogaya başlamadan önce bu ve benzeri sözleri üzerine çok düşünmezdim ya da hatırlamıyorum, bilemiyorum smile

Bir şeyi yapmaya ya da yapmamaya karar verme aşamasında korkular tarafından yönetildiğimi yogayla fark ettim. Bir poza girerken(özellikle de ters duruşlar ya da el dengeleri) kapıldığım korku ne söylüyorsa gerçekten de onu yaşıyordum. Ya korktuğum için hiç denemedim ya da deneyip korktuğum şekilde olmasına izin verdim.

Karga duruşundan, kafa duruşuna geçiş akışını ilk kez deneyeceğim zaman(ayrı ayrı iki pozda da durabiliyordum) içimden bir ses, yapamazsın, düşeceksin diyordu ama yine de gözümü karartıp denedim. Karga pozuna girdim, bir süre durup kafamı yere koydum, dizlerim kollarımda kafam yerde o şekilde birkaç saniye durdum fakat içimden bir ses nasıl durabilirsin, düşmelisin sen diye haykırıyordu resmen ve kendimi arkaya doğru fırlattım istemsizce, düşürdüm kendimi. Oysa ki yapmıştım, duruyordum ama o korku o denli içime işlemişti ki tezahür etmemesi imkansızdı!

Öyle Bir Şeyler

Son zamanlarda günler, haftalar hatta aylar nasıl geçiyor anlamıyorum. Zaman kavramımı iyice yitirmiş olabilirim. Bu bilinçsiz yaşamaktan ya da farkındalık yoksunluğundan da kaynaklanmıyor aslında. Hayatım sessiz sakin geçiyor görüntüsü sergiliyor ama sanırım bir hayli yoğun geçiyor ve bir şeyleri takip edemiyorum smile. Evet evet hep yoğunluktan tongue-out.

Bir süredir işsizim, dışarıdan aldığım ufak tefek işleri saymazsak ciddi ciddi işsizim ve teknik olarak bununla beraber günlerimin büyük bölümü boş geçmeliymiş gibi hissediyorum. Hatta o denli hissediyorum ki, günlerim boş geçmediği halde boş geçiyorlarmış gibi geliyor bazen smile.

Farkındalık ve Minnet

Kınadığım bir şeyi mi yaşıyorum yine acaba? “Kınadığınız şeyleri yaşamadan ölmezsiniz.” Uyarısı gereğince ben de ölmeden önce yaşıyorum hepsini ama bu yaşadığım da kınama sonucu yaşanan bir şey mi bilemedim?! Unutuyorum arkadaşlar. Bir şeyler hakkında yazacaktım, bunu hatırlıyorum ama ne hakkında yazacaktım bunu hatırlamak için bir hayli çaba sarf ettim. Unutkanlığım kınama sonucu nüksetmiş olabilir diye de geçti içimden tongue-out. Gerçi B12 vitaminim azalıyor tabi onu da yok saymamak gerekli. Neyse, “Ölmeden önce ölünüz!” ifadesinin gereğini yaşayabilirsem belki geçmiş kınayışlarımı da sıfırlayabilirim.. Devamı için tıklayın..

Instagram

Bir aydır falan bu konuda yazasım vardı aslında fakat son zamanlarda benim için hayat daha hızlı akıyor ve yazmaya vakit bulamıyorum smile. Ya da sanırım Tokat’ta daha çok vaktim oluyor böyle şeylere. Düzenimin bozulmasının da etkisi olabilir tabi. Mesela bu saatte rüya görüyor olmam gerekiyordu (Saat 23:32).

Her neyse…
Konuya döneyim…

Aslında sosyal medya seven bir insan değilim. Ama buna rağmen, uzunca bir süredir Facebook, Twitter ve Instagram hesaplarım var. Bu hesaplarıma sonradan Tumblr da katıldı fakat son zamanlarda Instagram eşleştirmesini keşfetmemin ardından, onu daha pasif kullanmaya başladım. İşim gereği kullandığım API ve servisler olmasa, tabi bir de zaman zaman ulaşmam gereken insanlar olmasa facebook ve twitter’ı direkt kapatabilirim aslında (burada da sosyal medya sevmemem bölümüne dönmüş olduk smile) bakalım belki ilerleyen zamanlarda şartlar olgunlaşır. Devamını Okumak İçin..