Astrolojik Etkiler

Dün hem dolunay hem de ay tutulması vardı ve günün ilk saatlerinden itibaren patlamaya hazır bomba gibiydim. Nereden ne bulsam da sinirlenmem bir şeylere dercesine geçirdim bütün günü. Akşam saatlerinde tutulma sonrası da sihirli bir değnek değmişçesine normale döndüm bir anda (: Astrolojik etkilere oldum olası inanmışımdır fakat üzerimde bu denli etkiler hissetmek garipti..

Bu arada ilk defa tabletten yazı yazdım ve siteye ekledim. Bunun da mutluluğunu yaşıyorum. Gerçi arabada olduğumdan biraz da midem bulunmaya başladı yazmaktan :d yeter bu kadar.. Tokat'a döndüğümde görüşürüz gençler (:

Bakasana (Crow Pose) Denemesi

Bir iki gün önce sevdiğim bir arkadaşım blogun olduğunu keşfettim ama sürekli yoga ile ilgili yazıyorsun demişti şimdi onu hatırladım smile Git gide hayatımın merkezinde yer edinmeye başlıyor yoga, belkide çoktan oraya yerleşti bile. Her neyse.. Konuya döneyim.

Bu sabahki yoga rutinimden sonra hand stand, forearm stand ve crow pose denemeleri yapmaya başladım hoş crow olmasa da handstand ve forearm stand'e takmış biri olarak her sabahki rutin sonrası onlar üzerinde çalışmak da ayrı bir rutin oldu gibi. Seviyorum tepe taklak olmayı ve aynı zamanda güçlenmeyi o an vücudumu dinlediğimde bana söylediklerini (Fiji McAlphine bol bol always listen to your body diyor, ben de adet edindim) v.s. v.s. diye sıralayabilirim nedenlerini de :) Sonuç olarak crow denemelerinden bir kare paylaşasım vardı paylaşıyorum, her ne kadar henüz olması gerektiği gibi yapabiliyor olmasam da eskiye oranla daha iyiyim. İlerleme ilerlemedir, ne kadar küçük olduğunun önemi yok demişti birisi.

Akıllanmamak

Akıllanmıyorum, ısrarla akıllanmıyorum…

Çok istikrarlıyım bu konuda smile.

Gerçi hakkımı da yemeyeyim. Bu sefer ki sakatlığım vücudumu dinlememekten değil, kendini bilmezlikten kaynaklandı smile.

Dün akşam yemeğinden sonra, şeytan dürtmüş gibi; “Aaa acaba parmak uçlarımda bakasana yapabilir miyim?” dedim kardeşime ve kalktım hemen denedim smile.

Sonuç; yapamazmışım smile. Sağ bileğimden bir çıtırtı sesi geldi ve hareket kabiliyeti bir hayli kısıtlandı. Bugün yoga yapmama da engel oldu. Bir anlık gerzekliğimin veya kendini bilmezliğimin sonucu, bugün yogadan mahrum kaldım. Tabii ek olarak biraz canım da acıyor ama yogadan mahrum kalma bölümü daha can sıkıcı.

Bir de bir şey daha dikkatimi çekiyor; sürekli sağ tarafıma çalışıyorum. Sağ dizim, sağ IT bağım, sağ el bileğim.

Kaza ve düşmeler neyse de, bile bile insanın kendini sakatlaması enteresan oluyor smile. Ama tabi yaşanan olumlu olumsuz her şey, az ya da çok geliştiriyor beni. Umuyorum ki artık akıllanacağım tongue-out.

Bu arada; bugün yogasız kalışımın dışa vurumudur bu yazı.

Elif Şafak - Büyük Aşk, Büyük Nefret

“ŞİMDİ sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi gerekiyor mu?” diye sormuştu Nâzım Hikmet, o muazzam ve duru üslubuyla. Halbuki bugünün aşklarını görse ne derdi acaba? Bugün ellerde teraziler, adeta gramla tartılıyor aşk. 160 gr sevgiye karşılık 160 gr sevgi alınabilirmiş gibi herkes verdiği kadarını istiyor. Seven erkek mutlak itaat, mutlak hâkimiyet bekliyor. Zihinlerde bir denklem var sanki. Denklem karşılanmadı mı tüm formül bozuluyor. Ve işte o zaman bir de bakmışsınız ki aşk bitmiş, nefret başlıyor. Ne çabuk geçiyoruz bir uçtan bir uca.

B-Rk - Zor

Nev'in Zor isimli şarkısını çoğunuz gibi ben de çok severim. Yanlış hatırlamıyorsam bundan bir kaç ay önce bunalım dolu bir ruh hali içerisindeyken çalıp söyleyip kayıt etmiştim. Neden bu kadar zaman sonra, saçma sapan bir resim koyaraktan, video hazırlayıp sizlerle paylaşıyorum en ufak bir fikrim yok.. Maksat muhabbet olsun gülelim, eğlenelim, dinleyelim, hüzünlenelim falan yapalım bir şeyler.